Kutsal Kitap'a ait Gerçekler

Rab Korkusu (PDF) Bu makalenin pdf versiyonu

Rab Korkusu



Bu makaleye alışılan şekilden biraz farklı bir yönde başlamak, herhangi bir şey söylemeden önce Rab korkusuyla ilgili olan ve aynı zamanda Tanrı’nın vaatleriyle yakından ilişkili çeşitli Kutsal Yazı referansları vermek istiyorum. Lütfen dikkatle okuyunuz:

Mezmur 34:9
“RAB’den korkun, ey O’nun kutsalları, Çünkü O’ndan korkanın eksiği olmaz.

Mezmur 34:7
“RAB’bin meleği O’ndan korkanların çevresine ordugah kurar, Kurtarır onları.”

Mezmur 112:1-2
“Övgüler sunun RAB’be! Ne mutlu RAB’den korkan insana, O’nun buyruklarından büyük zevk alana! Soyu yeryüzünde güç kazanacak, Doğruların kuşağı kutsanacak.”

Mezmur 25:12
“Kim RAB’den korkarsa, RAB ona seçeceği yolu gösterir.”

Mezmur 25:14
“RAB kendisinden korkanlarla paylaşır sırrını, Onlara açıklar antlaşmasını.”

Mezmur 31:19
“İyiliğin ne büyüktür, ya RAB, O’nu senden korkanlar için saklarsın, Herkesin gözü önünde, Sana sığınanlara iyi davranırsın.”

Mezmur 33:18
“Ama RAB’bin gözü kendisinden korkanların, Sevgisine umut bağlayanların üzerindedir;”

Mezmur 85:9
“Evet, O kendisinden korkanları kurtarmak üzeredir, Görkemi ülkemizde yaşasın diye.”

Mezmur 103:11
“Çünkü gökler yeryüzünden ne kadar yüksekse, Kendisinden korkanlara karşı sevgisi de o kadar büyüktür.”

Mezmur 103:13
“Bir baba çocuklarına nasıl sevecen davranırsa, RAB’de kendisinden korkanlara öyle sevecen davranır.”

Mezmur 103:17-18
“Ama RAB kendisinden korkanları sonsuza dek sever, Antlaşmasına uyan Ve buyruklarına uymayı anımsayan soylarına adil davranır.”

Mezmur 111:4-5
“RAB unutulmayacak harikalar yaptı, O sevecen ve lütfedendir. Kendisinden korkanları besler, Antlaşmasını sonsuza dek anımsar.”

Mezmur 115:13
“Küçük, büyük, Kendisinden korkan herkesi kutsayacak.”

Mezmur 128:1-4
“Ne mutlu RAB’den korkana, O’nun yolunda yürüyene! Emeğinin ürününü yiyeceksin, Mutlu ve başarılı olacaksın. Eşin evinde verimli bir asma gibi olacak; Çocukların zeytin filizleri gibi sofranın çevresinde. İşte RAB’den korkan kişi Böyle kutsanacak.”

Mezmur 145:19
“Dileğini yerine getirir kendisinden korkanların, Feryatlarını işitir, onları kurtarır.”

Süleyman’ın Özdeyişleri 10:27
RAB korkusu ömrü uzatır, Kötülerin yıllarıysa kısadır.”

Süleyman’ın Özdeyişleri 14:26
RAB’den korkan tam güvenliktedir, RAB onun çocuklarına da sığınak olacaktır.”

Süleyman’ın Özdeyişleri 14:27
RAB korkusu yaşam kaynağıdır, İnsanı ölüm tuzaklarından uzaklaştırır”

Süleyman’ın Özdeyişleri 15:33
RAB korkusu bilgelik öğretir, Alçakgönüllülük de onurun önkoşuludur.”

Süleyman’ın Özdeyişleri 16:6
“Sevgi ve bağlılık suçları bağışlatır, RAB korkusu insanı kötülükten uzaklaştırır.”

Süleyman’ın Özdeyişleri 19:23
RAB korkusu Doygun ve dertsiz bir yaşama kavuşturur.”

Süleyman’ın Özdeyişleri 22:4
“Alçakgönüllülüğün ve RAB korkusunun ödülü, Zenginlik, onur ve yaşamdır.”

Süleyman’ın Özdeyişleri 23:17
“Günahkârlara imrenmektense, Sürekli RAB korkusunda yaşa.”

Vaiz 8:12-13
“Günahlı yüz kez kötülük edip uzun yaşasa bile, Tanrı’dan korkanların, O’nun önünde saygıyla duranların iyilik göreceğini biliyorum. Oysa kötü, Tanrı’dan korkmadığı için iyilik görmeyecek, gölge gibi olan ömrü uzamayacaktır.”

Vaiz 12:13-14
“Her şey duyuldu, sonuç şu: Tanrı’ya saygı göster, buyruklarını yerine getir, Çünkü her insanın görevi budur. Tanrı her işi, her gizli şeyi yargılayacaktır, İster iyi ister kötü olsun.”

Yukarıdaki ayetlerden de gördüğümüz üzere bu makalede çok önemli bir konuyla ilgilenmekteyiz. Kendisine sahip olanlara birçok vaatlerin verildiği bu Rab korkusu nedir? Rab’den korkmak ne demektir? Tanrı fikrinden tamamen dehşet duymak anlamına mı gelmektedir? Bu “Rab korkusu” konusunun bugün Tanrı’nın çocukları için olduğumuz için artık geçerli olmadığı söylenebilir mi? 1. Yuhanna gerçek sevgide korku yoktur demiyor mu? Peki, o zaman bu “Rab korkusu” konusu sadece Eski Antlaşma için geçerlidir diyebilir miyiz? Bu makalenin amacı bu sorulara cevap vermektir.

1. Rab korkusu: Basit bir saygı değil, ancak dehşet içinde olmak da değildir

Bir kişinin geçmişine bağlı olarak, Rab korkusunu dehşet içerisinde O’ndan korkmak ve ürkmek anlamında alanlar vardır. Diğerleri ise bu konuyu basit bir saygı çerçevesinde alarak iş arkadaşlarına gösterdikleri saygıyla eşit tutmakta ya da hiçbir şekilde anlamayarak bu lütuf çağına ait olmadığını düşünmektedirler. Bu iki görüşten her ikisinin de yanlış olduğunu düşünüyorum. Basit bir saygı görüşüyle başlayalım: Eşitler arasında var olan saygı, Yüceler Yücesi’ne gösterilecek olan saygıyla aynı şey değildir. Bir krallıkta halktan birisi Kralı’na, komşusuna gösterdiği saygının aynısını gösteremez. Her ne kadar bu kişi tıpkı bizim Mesih’in kanıyla sahip olduğumuz gibi tahtın önünde büyük bir cesarete sahip olmuş olsa bile hala daha Kral’ın yönetimi altındaki halktan birisidir. Ve her Kral’a saygı yakıştığı gibi Kralların Kralı’na daha da çok saygı duyulması gerekir. Bir başka deyişle Kral’ın çocukları olmamız O’ndan korkmamızı engellemez, ne de bu gerçek birbirlerine eşit olan iş arkadaşlarının birbirlerine gösterdikleri saygıya benzer şekilde basit bir saygıdır.

Öte yandan Kral’ın oğlu krala bir yabancının yaklaştığı gibi yaklaşmaz. Oğul, krala dehşet içerisinde değil, kendisiyle konuşacak olanın sevgili babası olduğunu bilerek cesaret ve güvenle yaklaşır. Aynı zamanda, yukarıda da belirttiğimiz gibi kendi arkadaşına yaklaşır gibi değil, derin bir saygıyla yaklaşacaktır çünkü bu kişi sadece kral değil, Rab’lerin Rabbi ve Kralların Kralı’dır. Bir başka deyişle Kral’ın çocukları olmamız Rab korkusunun dehşet biçiminde anlaşılmaması anlamına gelmektedir. Tam tersine bu korku çocukların aynı zamanda her şeyin yaratıcısı olan Yüceler Yücesi sevecen Babaları’na gösterdikleri derin bir saygı şeklinde anlaşılmalıdır.

Bütün bunları açıklamış olarak Tanrı’nın görkeminden bahseden ve bunu Tanrı korkusuyla bağdaştıran ayetlere bakalım. Bu ayetleri kullanma nedenim Hristiyanların Tanrı’dan dehşet içerisinde korkmalarını sağlamak değil, O’nun görkemi ve yüceliğini göstermektir. Daha önce söylediğimiz ve birazdan da göreceğimiz gibi Tanrı’dan korkmak; O’ndan sakınmak anlamına gelmemektedir. İçinde yaşadığımız ve İsa Mesih’in Tanrı ve insan arasındaki uçurumu kapattığı bu çağda Tanrı’dan korkmak O’na bir Baba olarak (cesaretle ve O’ndan korkmadan) ve En Yüce olarak yaklaşmaktır. Bahsettiğimiz ayetlere dönmemiz gerekirse Yeremya 10:6-7 ile başlayalım:

Yeremya 10:6-7
“Senin gibisi yok, ya RAB, Sen büyüksün, Adın da büyüktür gücün sayesinde. Senden kim korkmaz, Ey ulusların kralı? Bu sana yakışır. Ulusların bilgeleri arasında, Bütün ülkelerinde Senin gibisi yok.”

Vahiy 15:4
Ya Rab, senden kim korkmaz, Adını kim yüceltmez?

Yeremya 5:22-24
Benden korkman gerekmez mi?" diyor RAB, "Huzurumda titremen gerekmez mi? Ben ki, sonsuza dek geçerli bir kuralla Denize sınır olarak kumu koydum. Deniz sınırı geçemez; Dalgalar kabarsa da üstün gelemez, Kükrese de sınırı aşamaz. Ama bu halkın yüreği asi ve inatçı. Sapmışlar, kendi yollarına gitmişler. İçlerinden, 'İlk ve son yağmurları zamanında yağdıran, Belli ürün biçme haftalarını bizim için koruyan Tanrımız RAB’den korkalım' demiyorlar.”

Mezmur 33:6-9
“Gökler RAB’bin sözüyle, Gök cisimleri ağzından çıkan solukla yaratıldı. Deniz sularını bir araya toplar, Engin suları ambarlara depolar. Bütün yeryüzü RAB’den korksun, Dünyada yaşayan herkes O’na saygı duysun. Çünkü O söyleyince, her şey var oldu; O buyurunca, her şey belirdi.

TANRI BİZİ VE BÜTÜN EVRENİ YARATMIŞTIR. GÖRÜNEN VE GÖRÜNMEYEN HERŞEY O’NUN ELLERİYLE YARATILMIŞTIR. O bizim Baba’mız ve Rabbimiz’dir. O Yüceler Yücesidir. Tanrı’nın görkemine karşı gösterilmeyen derin saygı ve korku olmaksızın elde edilen Kutsal Kitap bilgisi sadece akılda kalan bir bilgidir ve sonuç olarak kesinlikle gurura yol açacaktır (1. Korintliler 8:1). Süleyman’ın Özdeyişleri’nin de söylediği gibi:

Süleyman’ın Özdeyişleri 2:1-5
“Oğlum, bilgeliğe kulak verip Yürekten akla yönelerek Sözlerimi kabul eder, Buyruklarımı aklında tutarsan, Evet, aklı çağırır, Ona gönülden seslenirsen, Gümüş ararcasına onu ararsan, Onu ararsan define arar gibi, RAB korkusunu anlar Ve Tanrı’yı yakından tanırsın.

Yalnızca Tanrı Sözü yüreklerimizde yer edindiğinde, yalnızca yüreğimizin bir parçası olduğunda Rab korkusunun ne demek olduğunu anlayabiliriz. Eğer yüreğimizde Yüceler Yüce’si için derin bir saygı yoksa yüreklerimizde saklamak yerine sadece aklımızda sakladığımı herhangi bir Kutsal Kitap bilgisi hiçbir meyve sağlamayarak sadece gurura yol açacaktır.

2. Yeni Antlaşma’da cesaret ve Rab korkusu

Bazılarının görüşüne göre Tanrı korkusu Rab İsa Mesih’in işiyle sona ermiştir. Fakat bunun doğru olduğunu düşünmüyorum. Tanrı korkusu konusundan bahseden birkaç Yeni Antlaşma ayetleri şunlardır:

Elçilerin İşleri 9:31
“Bütün Yahudiye, Celile ve Samiriye’deki inanlılar topluluğu esenliğe kavuştu. Gelişen ve RAB KORKUSU içinde yaşayan topluluk Kutsal Ruh’un yardımıyla sayıca büyüyordu.”

1. Petrus 2:17
“Herkese saygı gösterin. İmanlı kardeşlerinizi sevin, TANRI’DAN KORKUN, krala saygı gösterin.”

2. Korintliler 7:1
“Sevgili kardeşler, bu vaatlere sahip olduğumuza göre, bedeni ve ruhu lekeleyen her şeyden kendimizi arındıralım; TANRI KORKUSUYLA kutsallıkta yetkinleşelim.”

Koloseliler 3:22
“Ey köleler, dünyadaki efendilerinizin her sözünü dinleyin. Bunu, yalnız insanları hoşnut etmek isteyenler gibi göze hoş görünen hizmetle değil, saf yürekle, RAB KORKUSUYLA yapın.”

Evinde müjdenin vaaz edildiği Yahudi olmayan ilk kişi olan Kornelius Tanrı’dan korkan birisiydi. Elçilerin İşleri 10:1-2‘nin de dediği gibi:

Elçilerin işleri 10:1-2
“Sezariye’de Kornelius adında bir adam vardı. "İtalyan" taburunda yüzbaşıydı. Dindar bir adamdı. Hem kendisi hem de bütün ev halkı TANRI’DAN KORKARDI. Halka çok yardımda bulunur, Tanrı’ya sürekli dua ederdi.”

Ve Petrus’un Elçilerin İşleri 10:34-35’te dediği gibi,

Elçilerin İşleri 10:34-35
“O zaman Petrus söz alıp şöyle dedi: "Tanrı’nın insanlar arasında ayrım yapmadığını, AMA KENDİSİNDEN KORKAN VE DOĞRU OLANI YAPAN KİŞİYİ, ULUSUNA BAKMAKSIZIN KABUL ETTİĞİNİ GERÇEKTEN ANLIYORUM.””

Gördüğümüz gibi Rab korkusu Yeni Antlaşma’da da mevcuttur. Aynı zamanda, bence, Eski ve Yeni Antlaşma arasında büyük bir farklılık vardır. Bu da Rab İsa Mesih’in işi sayesinde Tanrı’yla farklı bir ilişkinin mevcut olmasıdır. Bu farklı ilişki Tanrı korkusu konusunu ele aldığımızda göz önünde bulundurulmalıdır. Daha önce bahsettiğim örnekteki gibi yabancılarla Kral’ın çocukları arasında büyük bir fark vardır. Yabancılar ve Kral’ın çocukları Kral’a aynı şekilde yaklaşmazlar. Yabancılar krala yaklaşırken onun görkeminden çekinerek ve korkarak, sadece kul olmaktan başka bir ilişkiye sahip olamamanın verdiği korkuyla ona yaklaşmaktadırlar. Fakat aynı şey çocuklar için geçerli değildir. Çocuklar babalarına cesaretle, korkusuzca yaklaşırlar, tıpkı herhangi bir çocuğun sevgi dolu babasına yaklaştığı gibi. Kutsal Yazılar da bizlerin bu şekilde Tanrı’nın tahtına yaklaşmamızı istemektedir:

İbraniler 4:14-16
“Tanrı Oğlu İsa gökleri aşan büyük başkâhinimiz olduğu için açıkça benimsediğimiz inanca sımsıkı sarılalım. Çünkü başkâhinimiz zayıflıklarımızda bize yakınlık duyamayan biri değildir; tersine, her alanda bizim gibi denenmiş, ama günah işlememiştir. Onun için Tanrı'nın lütuf tahtına cesaretle yaklaşalım; öyle ki, yardım gereksindiğimizde merhamet görelim ve lütuf bulalım.

Lütuf tahtına cesaretle yaklaşırız. Bu bizdeki herhangi bir özellikten dolayı değil, Tanrı ve insan arasındaki ayrımı kapatan Rab İsa Mesih sayesinde olmaktadır. İsa Mesih kendisine iman edenlerin Tanrı’nın çocukları olmalarını sağlayarak bunu gerçekleştirmiştir (1. Yuhanna 5:1). Ayrıca 1. Yuhanna 4:17-19 bize şunları söylemektedir:

Yargı gününde cesaretimiz olsun diye sevgi böylelikle içimizde yetkin kılınmıştır. Çünkü Mesih nasılsa, biz de bu dünyada öyleyiz. Sevgide korku yoktur. Tersine, yetkin sevgi korkuyu siler atar. Çünkü korku işkencedir. Korkan kişi sevgide yetkin kılınmamıştır. Bizse seviyoruz, çünkü önce O bizi sevdi.

Eğer Tanrı’yı seviyorsak O’ndan dehşet duymayız çünkü bu şekildeki bir korku ve sevgi aynı yerde barınamaz. Ancak yine tekrar etmem gerekirse bu görüş bizlerin Tanrı’ya sanki bir arkadaşımıza yaklaşırcasına yaklaşabileceğimiz anlamına gelmemektedir. Kendisine yaklaştığımız kişinin yüceliğini aklımızda bulundurmalıyız. Fakat öte yandan aşırı bir korkuya kapılarak O’na yaklaşmamıza da gerek yoktur. Eğer yüreğimizde O’na yaklaşırken dehşet veya korku varsa O’nu aslında sevmemiz gerektiği gibi sevmiyoruz demektir çünkü sevgide korku yoktur. Tam tersine daha önce söylediğimiz gibi : Tanrı’dan korkmak O’na bir Baba olarak (cesaretle ve O’ndan korkmadan) ve En Yüce olarak yaklaşmaktır.

3. Tanrı’dan Korkmak: O’nun isteğini yapmak

Yukarıda bahsettiklerimizi bir adım ilerletecek olursak, gerçekten bir Hristiyan’ın Rab’bin isteğini Tanrı korkusu olmadan ya da Tanrı’nın korkusuna Rab’bin isteğini yerine getirmeden sahip olabileceğine inanmıyorum. Tanrı’dan korkmak demek O’nun isteğini yerine getirmektir. Bunun anlamı, her ne kadar sonuçların ne olacağını anlamasak da iman ile ilerlemek ve Tanrı’nın isteğini yapmaktır. Tanrı’dan korkanlar Tanrı’nın istediklerini yapmak isteyeceklerdir. Baba’nın onlar için söylediği her şey en büyük değere sahiptir ve tartışmasız yerine getirilmelidir çünkü bu sözler Baba’nın ağzından çıkmıştır. Rab korkusu, Rab’be ve O’nun iradesine karşı duyulan derin saygı birlikte hareket ederler. İtaatkar olmayan çocukları düşünün. Bu çocukların gerçekten babalarına saygı duydukları söylenebilir mi? Belki de babalarına ondan bir şey koparabilmek için yaklaşmaktadırlar fakat onu gerçekten ne sevmekte ne de ona saygı duymaktadırlar. Eğer onu sevmiş olsalardı onun isteğini yüreklerinde bir hazine gibi saklarlar ve yerine getirirlerdi. Maalesef bu şekilde yaşayan bazı Hristiyanlar vardır. Bu kişiler Tanrı’ya sadece çok önemli bir ihtiyaçları olduğunda giderler ve geri kalan zamanda dünyasal davranmaya devam ederler. Bu tür bir yaşam tarzı değişmek zorundadır. Tanrı’ya bu şekilde yaklaşmak yerine ilişkimizi daha da derinleştirmeli, önce O’nun doğruluğunu ve krallığını aramalı ve geri kalan her şeyin bize verileceğini bilmeliyiz (Matta 6:33). Filipililer 2:5-11’in asıl örneğimiz olan Rab İsa Mesih hakkında dediği gibi:

Filipililer 2:5-11
Mesih İsa’daki düşünce sizde de olsun. Mesih, Tanrı özüne sahip olduğu halde, Tanrı’ya eşitliği sımsıkı sarılacak bir hak saymadı. Ama kul özünü alıp insan benzeyişinde doğarak ululuğunu bir yana bıraktı. İnsan biçimine bürünmüş olarak ölüme, çarmıh üzerinde ölüme bile boyun eğip kendini alçalttı. Bunun için de Tanrı O’nu pek çok yükseltti ve O’na her adın üstünde olan adı bağışladı. Öyle ki, İsa’nın adı anıldığında gökteki, yerdeki ve yer altındakilerin hepsi diz çöksün ve her dil, Baba Tanrı’nın yüceltilmesi için İsa Mesih’in Rab olduğunu açıkça söylesin.”

Mesih İsa’daki düşüncenin bizde de olmasını istemektedir Kutsal Yazı. Bu düşünce nedir? Bu itaati, hatta ölüme götüren itaati düşünen bir düşüncedir. Bu düşünce ‘benim değil, senin isteğin olsun’ diyen bir düşüncedir (Luka 22:42).

Bu yukarıda anlattıklarımla söylemek istediğim şey şudur: Gerçekten Tanrı’nın isteğini yapmadan Tanrı’dan korktuğumuzu söylemeyiz. Bu aslında O’nu sevmekle yakından alakalıdır. O’nun da dediği gibi,

Yuhanna 14:23-24
“İsa ona şu karşılığı verdi: "Beni seven sözüme uyar, Babam da onu sever. Biz de ona gelir, onunla birlikte yaşarız. Beni sevmeyen, sözlerime uymaz.

Eğer O’nun dediklerini yapmazsak O’nu sevdiğimizi söyleyemeyiz. Aynı şekilde O’nun dediklerini yapmıyorsak da O’ndan korktuğumuzu söyleyemeyiz.

Bu nedenle Rab korkusu demek O’nun istediklerini yerine getirmektir. Rab korkusu demek O’nun isteğini sonuçları ne olursa olsun bir hazine gibi yüreğimizde saklamaktır. Eğer bir cümle de özetleyecek olursak : Tanrı’yı ve O’nun isteğine en büyük saygıyı göstermektir.

4. Sonuç

Bu makaleye Rab korkusunun getirdiği bereketlerin kaynaklarının ne olduğunu göstererek başladık. Gerçekten Kutsal Kitap’ta birçok vaat içeren başka bir konu bulmak oldukça zordur: uzun yaşam, sağlık, kurtuluş ve diğer birçok vaat Rab’den korkanları beklemektedir.

Ardından Rab korkusunun ne birbirlerine eşit olan kişilerin gösterdikleri saygı, ne de dehşet içinde bulunmak olduğunu gösterdik. Tam tersine Rab korkusu Baba’ya, TANRI’YA, RAB’BE VE HERŞEYİN YARATICISINA yakışan derin bir saygıdır.

Son olarak ise Tanrı’nın isteğini yerine getirmeden Tanrı korkusundan bahsedemeyeceğimizden söz ettik. Bir başka deyişle Rab’den korkan O’nun isteğini yerine getirir ve O’ndan korkmayan ise benliğinin isteklerini yerine getirir veya Tanrı’nın isteğini hiç yerine getirmez ya da duruma bağlı olarak itaatkar olmayı seçer.

Bu makalenin sonunda Vaiz kitabından şu satırlara dikkat edelim:

Vaiz 12:13-14
“Her şey duyuldu, sonuç şu: Tanrı’ya saygı göster, buyruklarını yerine getir, Çünkü her insanın görevi budur.

Anastasios Kioulachoglu

Türkçe: Zuhal Czuri, Yuce Kabakci (Christian-translation.com)