Kutsal Kitap'a ait Gerçekler

Gidyon: Kutsal Kitap çalışması (Hakimler 6 ve 7) (PDF) Bu makalenin pdf versiyonu

Gidyon: Kutsal Kitap çalışması (Hakimler 6 ve 7)



 Kutsal Kitap ve özellikle Eski Antlaşma Tanrı'nın farklı insanlarla çalıştığına dair bize yol gösteren kayıtlarla doludur. Bu kişilerden birisi de Gidyon'du. Bu makale onun hayatı üzerine bir Kutsal Kitap çalışmasıdır.

Gidyon: Arka plan (Hakimler 6:1-10).

Hikayemizin yaşandığı zamanla ilgili olarak, İsrailin hakimler tarafından yönetildiği döneme gitmekteyiz. Gidyon'dan önceki son hakim "sayesinde ülkenin kırk yıl barış içinde yaşadığı" Tanrı kadını Debora idi (Hakimler 5:31). Nitekim, bu barış dönemi uzun sürmedi. Hakimler 6:1-6 der ki:

"İsrailliler yine RAB'bin gözünde kötü olanı yaptılar. RAB de onları yedi yıl süreyle Midyanlılar'ın eline teslim etti. Midyan boyunduruğu İsrailliler'e öyle ağır geldi ki, dağlarda kendilerine sığınaklar, mağaralar, kaleler yaptılar. Ekin ektikleri vakit, Midyanlılar, Amalekliler ve öbür doğulu halklar topraklarına girip ordugah kurarlardı. Gazze'ye dek ekinleri yok eder, koyun, sığır, eşek gibi geçim kaynağı olan her şeyi alırlardı. Hayvanları ve çadırlarıyla birlikte çekirge sürüsü gibi gelirlerdi. Adamları, develeri saymak olanaksızdı. Yakıp yıkmak amacıyla toprakları işgal ederlerdi. Midyanlılar İsrail'i öyle yoksul düşürdüler ki, İsrailliler RAB'be yakarmaya başladılar."

40 yıllık bir barış döneminin sonrasında, Midyanlılar yüzünden büyük bir baskının altındaydılar. Metinlerde açıklandığı üzere, mallarını öyle bir yağmalamışlardı ki; "ekinleri yok etmiş, koyun, sığır, eşek gibi geçim kaynağı olan her şeyi almış", onlara geride hiçbir şey bırakmamışlardı (Hakimler 6:4). Bununla birlikte, tüm bu felaketler tesadüfen gerçekleşmemişti. Hakimler 6:1 bu olayın neden gerçekleştiğini bize açıklamaktadır:

Hakimler 6:1
"İsrailliler yine RAB'bin gözünde kötü olanı yaptılar. RAB de onları yedi yıl süreyle Midyanlılar'ın eline teslim etti."

"İsrailliler yine Rab'bin gözünde kötü olanı yaptılar". İşte bu sebepten dolayı, baskı içindeydiler1. Aslında bu baskının olumlu bir sonucu da bulunmaktaydı. Hakimler 6:6 bölümüne göz atalım:

Hakimler 6:6
"Midyanlılar İsrail'i öyle yoksul düşürdüler ki, [bu baskı sonucunda] İSRAİLLİLER RAB'BE YAKARMAYA BAŞLADILAR."

Yaşadıkları baskı nedeniyle, İsrailliler Rab'be yakarmıştı. Aslına bakılırsa, onlar ilk defa bu şekilde davranmıyorlardı. Birçok defa Tanrı'nın gözünde kötü olanı yaptıkları, sahte tanrılara taptıkları halde, felaketler üzerlerine yağmaya başladığında, gerçek Tanrı'ya dönmekte ve O'nu aramaktaydılar2. Hakimler 6:7-10, Tanrı'nın onların bu yakarışına nasıl karşılık verdiğini anlatmaktadır:

Hakimler 6:6-10
"Midyanlılar İsrail'i öyle yoksul düşürdüler ki, İsrailliler RAB'be yakarmaya başladılar. İsrailliler Midyanlılar'dan ötürü RAB'be yakarınca, RAB onlara bir peygamber gönderdi. Peygamber onlara şöyle dedi: "İsrail'in Tanrısı RAB diyor ki: "Sizi Mısır'dan ben çıkardım, köle olduğunuz ülkeden ben getirdim. Mısırlılar'ın elinden, size baskı yapanların hepsinin elinden sizi ben kurtardım. Onları önünüzden kovdum, topraklarını size verdim. Size dedim ki: Ben Tanrınız RAB'bim. Topraklarında yaşadığınız Amorlular'ın ilahlarına tapınmayın. Ama sözümü dinlemediniz.'"

İsraillilerin yakarışına karşılık, Tanrı daha önce yaptıkları yanlışlardan dolayı onları azarlamak için, İsraillilere kendi Sözünü ulaştıran bir peygamber gönderdi. Nitekim bu sadece bir başlangıçtı. Aşağıdaki bölümlerde, Tanrı'nın daha başka neler yaptığını göreceğiz.

Gidyon: başlangıç (Hakimler 6:11-35).

Tanrı İsraillileri azarlamak için bir peygamber gönderdikten sonra, ikinci adımı Gidyon adındaki bir adama yaklaşmak olacaktı. Hakimler 6: 11-12 der ki:

"RAB'bin meleği gelip Aviezerli Yoaş'ın Ofra Kenti'ndeki sakız ağacının altında oturdu. Yoaş'ın oğlu Gidyon, Midyanlılar'dan kurtarmak için, buğdayı üzüm çiğneme çukurunda dövüyordu. RAB'bin meleği ona görünerek, "Ey cesur ve yiğit adam, RAB seninledir" dedi."

Meleğin Gidyon'a göründüğünü okuduğumuzda, sarışın, beyaz kıyafetli, uzun beyaz kanatlarını çırparak gökyüzünde süzülen birisini zihnimizde canlandırmayalım. Böyle bir melek imajı efsaneden, hayal dünyasından ibarettir. Kutsal Kitap'ın hiçbir bölümünde meleklerin kanatları olduklarına veya beyaz kıyafetler giydiklerine ya da sarışın olduklarına dair bir bilgi yoktur. Kutsal Kitap melekleri şöyle tanımlar: "Bütün melekler, kurtuluşu miras alacaklara hizmet etmek için gönderilen görevli ruhlardır" (İbraniler 1:14).

 Konumuza dönecek olursak, Tanrı'nın, meleği aracılığıyla nasıl Gidyon'u selamladığını gördük. Ona "cesur ve yürekli adam" diye seslendi. Aslına bakılırsa, Gidyon Midyanlılar'dan kurtarmak için, buğdayı üzüm çiğneme çukurunda döven yoksul bir adamdı. Bununla birlikte, Gidyon Tanrı'nın gözünde cesur ve yürekli, Tanrı'ya iman eden, O'nu izleyen, tüm buyruklarını büyük bir sadakatle yerine getiren bir adamdı. Aşağıdaki ayetler meleğin onu selamlamasına Gidyon'un nasıl bir karşılık verdiğini anlatmaktadır:

Hakimler 6:13-14
"Gidyon, "Ey Efendim, eğer RAB bizimleyse bütün bunlar neden başımıza geldi?" diye karşılık verdi, "Atalarımız RAB'bin bizi Mısır'dan çıkardığını söylemediler mi? Bize anlattıkları RAB'bin bütün o harikaları nerede? RAB bizi terk etti, Midyanlılar'ın eline teslim etti." RAB Gidyon'a dönüp, "Kendi gücünle git, İsrail'i Midyanlılar'ın elinden kurtar" dedi, "Seni ben gönderiyorum."

Gidyon, tüm bu felaketler başlarına geldiğinde, Tanrı'nın nasıl onlarla birlikte olduğunu sorguladı. Bununla birlikte, onlarla birlikte olmayan Tanrı değildi, ONLAR TANRI'YLA BİRLİKTE DEĞİLLERDİ. Gidyon'un sorularına yanıt olarak, Tanrı, onu İsrail'e gönderenin kendisi olacağını garanti ederek, ona gitmesini söyledi. "Seni ben gönderiyorum" diye söyledi. Gerçekten de, onu gönderen Tanrı'ydı. Bu görev Gidyon'un uydurduğu bir şey değildi. Gidyon orada Midyanlılar'dan kurtarmak için, buğdayı üzüm çiğneme çukurunda dövüyordu! Hakimler 6:15-16 bize Gidyon'un verdiği yanıtı açıklamaktadır:

"Gidyon, "Ey Efendim, ben İsrail'i nasıl kurtarabilirim?" diye karşılık verdi, "Ait olduğum boy Manaşşe oymağının en zayıf boyudur. Ben de ailemin en genç bireyiyim." RAB, "Ben seninle olacağım" dedi, "Midyanlılar'ı tek bir adamı yener gibi bozguna uğratacaksın."

İnsanlar kral veya komutan gibi lider konumunda olan birisini kolaylıkla izlerler. Peki, Gidyon'u kim izleyecekti? O tanınmamış biriydi. Ancak, bir kere daha Tanrı onunla birlikte olacağını söyledi. "RAB, "Ben seninle olacağım" dedi, "Midyanlılar'ı tek bir adamı yener gibi bozguna uğratacaksın." Bu nedenle Gidyon'un korkmak için hiçbir sebebi yoktu. Ancak hala bazı kuşkuları vardı:

Hakimler 6:17-24
"Gidyon, "Benden hoşnutsan, benimle konuşanın sen olduğuna dair bana bir belirti göster" dedi, "Lütfen gelip sana adağımı sununcaya, önüne koyuncaya dek buradan ayrılma." RAB, "Sen dönünceye dek kalırım" diye yanıtladı. Gidyon eve gidip bir oğlak kesti, bir efa undan mayasız pide yaptı. Eti sepete, et suyunu tencereye koydu; bunları getirip sakız ağacının altında meleğe sundu. Tanrı'nın meleği, "Eti ve mayasız pideleri al, şu kayanın üzerine koy. Et suyunu ise dök" dedi. Gidyon söyleneni yaptı. RAB'bin meleği elindeki değneğin ucuyla ete ve mayasız pidelere dokununca kayadan ateş fışkırdı. Ateş eti ve mayasız pideleri yakıp kül etti. Sonra RAB'bin meleği gözden kayboldu. Gidyon, gördüğü kişinin RAB'bin meleği olduğunu anlayınca, "Eyvah, Rab Yahve! Meleğinin yüzünü gördüm" dedi. RAB ona, "Sana esenlik olsun. Korkma, ölmeyeceksin" dedi. Gidyon orada Yahve için bir sunak yaptı. Sunağa 'Yahve Esenliktir' adını verdi. [İbranice Jehovah shalom] "

Gidyon'un Tanrı'dan bir belirti istediğini ve bu belirtiyi elde ettiğini ilk defa görmekteyiz. Bununla birlikte, bu olay sadece bir defaya mahsus olarak gerçekleşmemiştir. Okumaya devam ettikçe tanık olacağımız daha çok belirtiler bulunmaktadır. Bunların arasında, oldukça iyi bilinen yapağı mucizesi bulunmaktadır. Gidyon'un görmek istediği belirtiler hakkındaki yorumlara daha sonra yer ayıracağız. Şimdilik, bir belirti istemeden önce, Gidyon'un Tanrı'nın bu durum hakkındaki isteğinin farkında olduğunu söylemek yeterli olacaktır. Tanrı'nın isteğini belirti aracılığıyla belirlemek için bir belirti görmek istememişti. Aksine, Tanrı'nın ona önceden söylediklerini, yani Tanrı'nın isteğini doğrulamak için belirti istemişti. Gidyon'un bu isteğini, Tanrı ona istediğini vererek olumlu bir şekilde yanıtladı.

Tanrı'yla Gidyon arasındaki iletişim gece de sürdü. Hakimler 6:25-27'in anlattığı üzere:

"Aynı gece RAB, Gidyon'a, "Babanın boğasını, yedi yaşındaki ikinci boğayı al" dedi, "Sonra babanın Baal için yaptırdığı sunağı yık. Sunağın yanındaki Tanrıça Aşera'yı simgeleyen sütunu kes. Tanrın RAB için bu höyüğün üstünde uygun bir sunak yap. İkinci boğayı al, keseceğin Aşera'yı simgeleyen sütunun odunlarıyla yakmalık sunu olarak sun." Gidyon adamlarından onunu yanına alarak RAB'bin kendisine buyurduklarını yerine getirdi. Ne var ki, ailesinden ve kent halkından korktuğu için bunu gündüz yerine geceleyin yaptı."

Tanrı, Gidyon'a Baal için yaptırılan sunağı yıkmasını ve Tanrıça Aşera'yı simgeleyen sütunu kesmesini söyledi. Sunağın, Aşera'nın varlığı ve insanların bunların yok edildiğini gördüğünde verdikleri tepki, öfkelenmiş olmaları (bakınız Hakimler 6:28-30), İsraillilerin Rab'bin gözünde yaptıkları kötülüğün putperestlik olduğunu doğrulamaktadır. Bu olay aynı zamanda tüm İsrail’in değil, sadece Rab'bi arayan kesimin Rab'be döndüğüne işaret etmektedir. İsrail’in bir kesiminin Tanrı'ya dönmesinden dolayı, Tanrı tüm ulusu kurtarmıştır.

Tanrı'nın İsraillilerin yakarışının ardından, Gidyon'a nasıl göründüğünü ve onun İsrail’i kurtaracak kişi olduğunu ona nasıl bildirdiğini gördükten sonra, daha sonra neler olduğunu öğrenmek için ilerleyelim:

Hakimler 6:33-35
"Bu arada Midyanlılar, Amalekliler ve öbür doğulu halklar birleşerek Şeria Irmağı'nı geçtiler, gidip Yizreel Vadisi'nde ordugah kurdular. RAB'bin Ruhu Gidyon'u yönlendirmeye başladı. Gidyon borusunu çalınca Aviezerliler onun çevresinde toplandı. Gidyon bütün Manaşşe'ye ulaklar göndererek oranın halkını da topladı. Aşer, Zevulun ve Naftali'ye de ulaklar gönderdi. Onlar da onu karşılamaya çıktılar."

İsrail’in düşmanları, "Midyanlılar, Amalekliler ve öbür doğulu halklar" bir yerde toplandılar. Bu sefer, Tanrı Gidyon'u İsraillileri toplanmaya çağırması için haberciler göndermek üzere görevlendirdi. Gidyon'u savaşın başlaması kararını alarak oraya varıp, insanları toplama görevine atayanın Tanrı olduğunu görmekteyiz. Bu olay tekrardan bize anlatmaktadır ki; savaşı planlayan Tanrı, Gidyon ise Tanrı'nın planını gerçekleştirendir. Ne yapacağını Tanrı ona söylemeden, Gidyon hiçbir şekilde Tanrı'nın ondan ne yapmasını istediğini bilemezdi. Tanrı'nın ondan yapmasını istediği şeylere inanmadan ve o istekleri uygulamaya geçmeden, Tanrı'nın isteği yerine getirilemezdi. Bununla birlikte, bu eylemin başarıya ulaşması, lider olan Tanrı'yla, O'nun planını gerçekleştiren Gidyon'un arasındaki iş birliğine bağlıydı. Bu kararları alan Gidyon değil, Tanrı'ydı. Bu prensip, Tanrı'nın isteğinin ardından gitmeyi ne zaman dilersek dileyelim aynıdır, değişmez: Tanrı, yazılı Sözü aracılığıyla veya esinleme yoluyla isteğini bize bildirendir ve bizler de onun isteğine uygun olarak davrananlarız.

Gidyon ve yapağı (Hakimler 6:36-40).

İsrail'in Gidyon'un etrafında toplanmasının ardından, Gidyon tekrardan Tanrı'dan bir belirti istedi. Hakimler 6:36-38 şöyle der:

"Gidyon Tanrı'ya şöyle seslendi: "SÖZ VERDİĞİN GİBİ İsrail'i benim aracılığımla kurtaracağın doğruysa, çiy yalnızca harman yerine koyacağım yün yapağının üzerine düşecek, topraksa kuru kalacak. Böylece, söylediğin gibi İsrail'i benim aracılığımla kurtaracağını bileceğim." Ve öyle oldu. Ertesi gün erkenden kalkan Gidyon yapağıyı alıp sıktı. Yapağıdan bir tas dolusu çiy süzüldü. Bunun üzerine Gidyon Tanrı'ya şöyle seslendi: "Bana kızma, bir istekte daha bulunmak istiyorum. Yapağıyla bir deneme daha yapmama izin ver. Lütfen bu kez yalnızca yapağı kuru kalsın, topraksa çiyle ıslansın." Tanrı o gece Gidyon'un dediğini yaptı. Yapağı kuru kaldı, toprağın her yanıysa çiyle kaplandı."

"Gidyon'un yapağısı" olarak bilinen olayı açıklayan yukarıdaki ayet, ne yazık ki oldukça yanlış anlaşılmaktadır, öyle ki, birçok kişi bu örneği Tanrı'nı isteğini belirtiler aracılığıyla anlayarak uygulamaya geçmeyi hakli çıkarmak için kullanmaktadırlar. Bazıları, havaya madeni para atarak Tanrı'nın isteğinin ne olduğuna karar vermektedirler. Diğerleri ise, ......"Kutsal Kitap tombalasıyla" (Kutsal Kitap'tan rastgele bir sayfa açmak) ve bazı kişilerde diğer benzer yollarla Tanrı'nın isteğine karar vermektedirler. Nitekim "Gidyon'un yapağısı" ile ilgili bütün uygulamalar yanlıştır. Gidyon'un yapağı belirtisini görmek istemesinin nedeni, Tanrı'nın isteğinin ne olduğuna karar verip, onu araştırmak değildi. Aksine, yapağıyı ortaya koyarak, esinleme yoluyla zaten bildiği gerçeği, Tanrı'nın isteğini doğrulamak istemişti. Gerçektende, Hakimler 6: 36 bölümü bunu teyit etmektedir: "Gidyon Tanrı'ya şöyle seslendi: "Söz verdiğin gibi İsrail'i benim aracılığımla kurtaracağın doğruysa..........". "Söz verdiğin gibi" ifadesi Gidyon'un Tanrı'nın isteğini önceden bildiğine işaret etmektedir. Bu nedenle, Tanrı'nın isteğinin ne olup olmadığına belirti aracılığıyla karar vermek için kendisine belirti gösterilmesini istememişti. Aksine, önceden bildiği Tanrı'nın isteğini doğrulamak için belirti istemişti. Belirtilerle bağlantılı olarak üzerinde durulması gereken bir nokta da; Tanrı Sözünün hiçbir yerinde Tanrı'nın kendi yazılı Sözüyle (Kutsal Kitap) veya esinleme yoluyla isteğini bize belirttiği durumlarda, bize tekrardan belirti sunmak zorunluluğu olduğunu söylememiş olmasıdır. Tanrı'nın isteğini bilmiyorsak, isteğini öğrenmeye çalışırız. Kutsal Kitap'ı çalışırız, isteğini Kutsal Kitap aracılığıyla açıklamamışsa, isteğini açıklaması için Tanrı'ya dua ederiz. Tanrı'ya kısıtlamalar koymamalıyız ya da Tanrı'nın nasıl ve ne zaman yanıt vereceğini önceden belirlemeye çalışmamalıyız. Tanrı Sözü, Tanrı'nın bize istediğimiz zamanda ve en çok hoşnut olacağımız şekilde bir yanıt vermek yükümlülüğünde olduğunu belirtmez. Aksine, Tanrı, sevgi dolu, önemseyen bir Tanrı olarak, kendi doğası gereği en doğru zaman olduğuna karar verdiği dönemde en uygun yanıtı vermekle yükümlüdür. Belirtiler istemekle ilgili olarak, Tanrı'nın bize kendi isteğini izlememize (tabii izlemek istiyorsak) kesinlikle yardım edeceği, Tanrı Sözü olan Kutsal Kitap'ta belirtilmiştir. Bununla birlikte, hiç kimse onu bize ne şekilde yardım edeceği konusunda kısıtlayamaz. O, en uygun olduğunu düşündüğü şeyi yapacaktır. Bu, tüm diğer alanların ıslak olduğu halde yapağıyı kuru bırakabileceği anlamına gelse dahi, Tanrı Kutsal Kitap'tan destekleyici bir ayet sunarak ya da O'na inanmamız ve isteğini yerine getirmemiz için gereken yardımı sağlayarak, sonuna kadar bizi destekleyecektir. Hiç kimse Tanrı'nın kendi isteğini izlememiz için belirtileri kullanmadığını söylememektedir. ANCAK, bu belirtiler verildiğinde, onlar Tanrı Sözünün yerini alarak verilmemişler, Kutsal Kitap ya da esinleme aracılığıyla daha önce belirtilen Tanrı'nın isteğine inanmak için destekleyici yollar olarak sunulmuşlardır.

Belirtiler hakkındaki tartışmayı biraz daha ileriye taşıyacak olursak, herhangi bir şeyin Tanrı'dan gelip gelmediğinin en büyük belirtisinin şu olduğunu düşünüyorum: Tanrı'dan gelen her şey Tanrı Sözüyle büyük bir uyum içerisinde hareket etmektedir. Özdeyişler 10:22 bölümünde de değinildiği üzere:

"RAB'bin bereketidir kişiyi zengin eden, RAB buna dert katmaz."

Aynı zamanda Efesliler 3:20 bize Tanrı hakkında bilgiler vermektedir:

"Tanrı, bizde etkin olan kudretiyle, her dilediğimiz ya da her düşündüğümüzden çok daha fazlasını yapabilecek güçtedir."

ve Yakup 1:16-17 eklemede bulunur:

"Sevgili kardeşlerim, aldanmayın! Her nimet, her mükemmel armağan yukarıdan, kendisinde değişkenlik ya da döneklik gölgesi olmayan Işıklar Babası'ndan gelir."

Tanrı'dan gelen her armağan MÜKEMMELDİR. Dilediğimiz ya da düşündüğümüzden çok daha fazlasıdır. İÇİNDE DERT YOKTUR. Kısa dönemde de, uzun dönemde de o hep mükemmeldir. Kötü olandan gelen şeyler ise, eninde sonunda tam tersi sonuçlarla neticelenmektedir, yani; acı ve yaralar3. Yukarıdaki geçen cümlelerden, sıkıntıyla birlikte gelen bir şeyin Tanrı'dan gelmediği şeklinde bir anlam çıkarılmamalıdır. Tanrı Sözü gayet açıktır: " Dünyada sıkıntınız olacak" (Yuhanna 16:33), der Rab'bin Sözü. Bununla birlikte, sıkıntımız olsa bile, onu izleyenlere eşlik edecek olan Tanrı'dan gelen cesaret ve teselliye sahip olacağız. Bunu engellemeye hiç kimsenin gücü yetmez.

Gidyon: Midyanlıların mağlubiyeti (Hakimler 7).

Gidyon'a dönersek, yapağı mucizesinden sonra, güç kazanmıştı. Nitekim savaş zamanı henüz gelmemişti. İsraillilerin toplanmasının ardından, karşılarında büyük bir ordu olmasına rağmen, Tanrı Gidyon'a ordunun sayısını azaltmasını önerdi! Hakimler 7:1-2 der ki:

"Yerubbaal (yani Gidyon) ile yanındaki halk erkenden kalkıp Harot Pınarı'nın başında ordugah kurdular. Midyanlılar'ın ordugahıysa onların kuzeyinde, More Tepesi'nin yanındaki vadideydi. RAB Gidyon'a şöyle dedi: "Yanında fazla adam var; Midyan'ı onların eline teslim etmem. Yoksa İsrailliler, 'Kendi gücümüzle kurtulduk' diyerek bana karşı övünebilirler."

Tanrı, düşmanın sayısı ne kadar çok olursa olsun onları kurtarabilecek güce sahip bir TANRI olduğunu İsraillilere göstermek istedi. Böylelikle, Gidyon'a ordunun sayısını azaltmasını söyledi. Hakimler 7:3-8 der ki:

"Şimdi halka şunu söyle: 'Korkudan titreyen dönsün, Gilat Dağı'ndan geri gitsin.'" Bunun üzerine halktan yirmi iki bin kişi döndü, on bin kişi orada kaldı. RAB Gidyon'a, "Adamların sayısı hâlâ fazla" dedi, "Kalanları suyun başına götür, onları orada senin için sınayayım. 'Bu seninle gidecek' dediğim adam seninle gidecek; 'Bu seninle gitmeyecek' dediğim gitmeyecek." Gidyon halkı suyun başına götürdü. RAB Gidyon'a, "Köpek gibi diliyle su içenleri bir yana, su içmek için dizleri üzerine çökenleri öbür yana ayır" dedi. Ellerini ağızlarına götürerek dilleriyle su içenlerin sayısı üç yüzü buldu. Geri kalanların hepsi su içmek için dizleri üzerine çöktüler. RAB Gidyon'a, "Sizi diliyle su içen üç yüz kişinin eliyle kurtaracağım" dedi, "Midyanlılar'ı senin eline teslim edeceğim. Öbürleri yerlerine dönsün." Gidyon yalnız üç yüz kişiyi alıkoyarak geri kalan İsraillileri çadırlarına gönderdi. Bu üç yüz kişi, gidenlerin kumanyalarıyla borularını da aldılar. Midyanlılar'ın ordugahı Gidyon'un aşağısında, vadideydi."

Sonunda, Tanrı'nın seçiminin ardından, sadece 300 kişi kalmıştı. Onların vasıtasıyla Tanrı, Midyanlıların görkemli ordusunu ve müttefik kuvvetlerini yenecekti. Gerçek şu ki; ordu sayılarının arasındaki büyük farka rağmen, savaş Tanrı'nın Gidyon'a daha önce söylediği üzere, İsraillilerin zaferi ile sonuçlanacaktı. Tanrı şu sözleri söylemişti: "..........Üç yüz kişinin eliyle kurtaracağım", "Midyanlılar'ı senin eline teslim edeceğim" (Hakimler 7:7). Gidyon'un, Tanrı'nın söz verdiği üzere, savaşın İsrail için zaferle sonuçlanacağına dair sözlerine inandığı ve onu izlediği kuşkusuz bir gerçektir. Bununla birlikte, Tanrı sadece savaşın kazanılacağı sözünü vermekle kalmamış, aynı zamanda Gidyon'un bu söze inanıp, harekete geçmesine yardım etmiştir. Hakimler 7:9-14 der ki:

"RAB aynı gece Gidyon'a, "Kalk, ordugaha saldır" dedi, "Çünkü orayı senin eline teslim ediyorum. Ordugaha yalnız gitmekten korkuyorsan, uşağın Pura'yı da yanına al. Midyanlılar'ın söylediklerine kulak kabart. O zaman ordugahlarına saldırmaya cesaret bulursun." Böylece Gidyon uşağı Pura ile ordugahın yanına kadar sokuldu. Midyanlılar, Amalekliler ve öbür doğulu halklar çekirge sürüsü gibi vadiye yayılmışlardı. Denizdeki kum kadar çok, sayısız develeri vardı. Gidyon ordugahın yanına vardığında, adamlardan biri arkadaşına gördüğü düşü anlatıyordu. "Bir düş gördüm" diyordu, "Arpa unundan yapılmış bir somun ekmek, Midyan ordugahına doğru yuvarlanarak çadıra kadar geldi, çadıra çarpıp onu devirdi, altüst etti. Çadır yerle bir oldu." Adamın arkadaşı şöyle karşılık verdi: "Bu, İsrailli Yoaş oğlu Gidyon'un kılıcından başka bir şey değildir. Tanrı Midyan'ı ve bütün ordugahı onun eline teslim edecek."

Tanrı sadece isteğini Gidyon'a açıklamakla kalmamış, aynı zamanda inanması için ona defalarca yardım etmiştir ve bu yardımı mükemmel bir şekilde gerçekleştirmiştir: Tanrı, birilerinin Midyanlılara karşı zafer kazandığını açıkladığını kendi kulaklarıyla duyması için Gidyon'u düşmanlarının kampına göndermişti. Bu yardımın sonuçları 15. ayette anlatılmıştır. Okuyalım:

Hakimler 7:15
"Gidyon düşü ve yorumunu duyunca Tanrı'ya tapındı. İsrail ordugahına döndü ve adamlarına, "Kalkın! RAB Midyan ordugahını elinize teslim etti" dedi.

Gidyon düşü ve yorumunu duyar duymaz, Rab'bin düşman ordugahını ellerine teslim ettiğinden emin oldu.

Hakimler 7:16-22
"Sonra üç yüz adamını üç bölüğe ayırdı. Hepsine borular, boş testiler ve testilerin içinde yakılmak üzere çıralar verdi. Onlara, "Gözünüz bende olsun" dedi, "Ben ne yaparsam siz de onu yapın. Ordugahın yanına vardığımda ne yaparsam siz de aynısını yapın. Ben ve yanımdakiler borularımızı çalınca, ordugahın çevresinden siz de borularınızı çalın ve 'RAB için ve Gidyon için!' diye bağırın." Gidyon ile yanındaki yüz kişi gece yarısından az önce, nöbetçi değişiminden hemen sonra ordugahın yanına vardılar; borularını çalmaya başlayıp ellerindeki testileri kırdılar. borularını çalmaya başlayıp ellerindeki testileri kırdılar. Üç bölük de borularını çalıp testileri kırdı. Çalacakları boruları sağ ellerinde, çıralarıysa sol ellerinde tutuyorlardı. "Yaşasın RAB'bin ve Gidyon'un kılıcı!" diye bağırdılar. Onlar ordugahın çevresinde dururken, ordugahtakilerin hepsi koşuşmaya, bağırıp kaçışmaya başladı. Üç yüz boru birden çalınca RAB ordugahtakilerin hepsini kılıçla birbirlerine saldırttı. Midyan ordusu Serera'ya doğru, Beyt-Şitta'ya, Tabbat yakınındaki Avel-Mehola sınırına dek kaçtı."

Gidyon, cesaret isteyen bir plan izleyerek, sayıca güçlü olan düşmana karşı ............borularla, kandillerle ve testilerle kuşanmış sadece 300 kişiyle, büyük bir orduyu bozguna uğrattı. Şimdi, birileri Gidyon'un neden o şekilde Midyanlılarla savaşmaya karar verdiğini sorarsa, Tanrı'nın ona böyle savaşmasını söylediği kesin ve açık bir yanıt olacaktır. Gerçekten de, hatırladığımız üzere, Gidyon'a İsraili kurtaracağını söyleyen Tanrı'nın bizzat kendisiydi. Ona İsraili savaş için toplamasını söyleyen de, İsraillilerin düşmanlarına karşı savaşmak için sadece 300 adamı seçen de Tanrı'dan başkası değildi. O gece uygulanan planı, Gidyon'dan gerçekleştirmesini isteyen yine Tanrı'nın ta kendisiydi. Sonuç, İsrailler için büyük bir zaferdi. Kutsal Kitap metinlerinde yazıldığı gibi: "RAB ordugahtakilerin hepsini kılıçla birbirlerine saldırttı. Midyan ordusu Serera'ya doğru, Beyt-Şitta'ya, Tabbat yakınındaki Avel-Mehola sınırına dek kaçtı." 23-25. ayetler İsraillilerin bu büyük zaferinin son kısmı hakkında bilgi vermektedir:

Hakimler 7:23-25
"Naftali, Aşer ve bütün Manaşşe'den çağrılan İsrailliler Midyanlılar'ı kovalamaya başladılar. Gidyon, Efrayim'in dağlık bölgesine gönderdiği ulaklar aracılığıyla, "İnip Midyanlılar'a saldırın" dedi, "Önlerini kesmek için Şeria Irmağı'nın Beyt-Bara'ya kadar uzanan bölümünü tutun." Efrayimoğulları Şeria Irmağı'nın Beyt-Bara'ya kadarki bölümünü ele geçirdiler. Midyanlı iki önderi, Orev ile Zeev'i tutsak aldılar. Orev'i Orev Kayası'nda, Zeev'i ise Zeev'in üzüm çiğneme çukurunda öldürerek Midyanlılar'ı kovalamaya devam ettiler. Orev'le Zeev'in kesik başlarını Şeria Irmağı'nın karşı yakasından Gidyon'a getirdiler."

Görüldüğü üzere, savaşın son kısmında, diğer İsraillerde katılım göstermişlerdir. Sekizinci bölümün 28. ayeti kazanılan zaferin görkemini ve Tanrı'nın Gidyon aracılığıyla İsraile kurtuluş sağladığını bizlere açıklamaktadır.

Hakimler 8:28
"İsrailliler'e yenilen Midyanlılar bir daha toparlanamadılar. Ülke Gidyon zamanında kırk yıl barış içinde yaşadı."

İsrailler Rab'bin gözünde kötü olanı yaptıklarında, Rab'bi terkedip, kendilerine sahte tanrılar edindiklerinde, bunun akibeti felaket ve büyük bir yoksulluktu. Ancak, Tanrı'ya dönüp, On'da kurtuluş aradıklarında, Tanrı kendi Sözü aracılığıyla onları azarlayıp, yola getirecek bir peygamberi İsraillilere gönderdi. Üstelik Tanrı Gidyon'un bir lider olması için onu eğitti. Yoksul ve tanınmamış biri olmasına rağmen, Tanrı'nın ondan istediğini gerçekleştirmeye istekliydi ve bunun karşılığında Tanrı İsrail’in kurtuluşu görevini yerine getirmesi için ona yardım etti. İsrail için büyük bir kurtuluş ve Gidyon'un yaşadığı yıllar boyunca barış, elde edilen sonuçtu. Elbette Gidyon da esenlik bulmuştu. Hakimler 8:29-32 bölümlerinin açıkladığı üzere:

"Yoaş oğlu Yerubbaal (Gidyon) dönüp kendi evinde yaşamını sürdürdü. Çok sayıda kadınla evlendi ve yetmiş oğlu oldu. Ayrıca Şekem'de bir cariyesi vardı. Bundan da bir oğlu oldu, adını Avimelek koydu. Yoaş oğlu Gidyon iyice yaşlanıp öldü. Aviezerliler'e ait Ofra Kenti'nde, babası Yoaş'ın mezarına gömüldü."

Gidyon huzurlu ve uzun bir hayat sürdü, artık düşmandan buğday saklamıyor, huzur içinde ailesiyle yaşıyordu.

Gidyon: sonuç

Konuyu sonuca bağlarsak: Rab'den ayrılış yalnızca baskı ve felaket getirmektedir. Yine de, böyle bir durum yaşanmış olsa bile, Tanrı kendisine dönen herkesi affetmeye ve onlara kurtuluş sağlamaya hazırdır.

Bunun dışında, Tanrı bir şey söylediğinde, onu gerçekleştirmemiz için bize yardım etmeye istekli olduğunu okuduğumuz kayıtlardan öğrenmekteyiz. Belirtiler Tanrı'dan geldiğinde Tanrı Sözüyle uyumlu olmalı ve Tanrı'nın daha önce bildirdiği isteğini desteklemelidir. Tanrı kendi Sözünü ve Kutsal Ruh'un belirtilerini, isteğini bize bildirmek için sunmaktadır. İlerlediğimiz yolda, yardıma ihtiyaç duyduğumuzda, ihtiyacımız olan yardımı alacağımızdan emin olmalıyız. Bu yardımın ne şekilde olacağını bilemiyorum. Bildiğim tek şey, yardımın kesinlikle geleceğidir ve Gidyon için yeterli olduğu gibi, mümkün olduğu kadar bizi desteklemek içinde yeterli olacağıdır.

Anastasios Kioulachoglu

Türkçe: Zuhal Czuri, Yuce Kabakci (Christian-translation.com)

1. Ne yazık ki, "İsrailliler RAB'bin gözünde kötü olanı yaptılar." ifadesi, Kutsal Kitap'ta tek bir yerde geçmemektedir. Ek olarak bizlere İsrail’in yaptığı kötülüğün putperestlik olduğunu ve ardından Tanrı'yı terk ettiklerini gösteren birçok ifade (örnekler için Hakimler 2:11-15 4:1-2 10:6, 13:1, I.Krallar 11:6, Nehemya 9:28 bölümlerine bakınız) bulunmaktadır. Aynı zamanda bu kayıtlara baktığımızda, bu kötülük daima ardından yıkım, felaket ve baskıyı getirmiştir.

2. Örnekler için Hakimler 3:7-9, 3:12-15, 4:3, 10:10, Nehemya 9:28 bölümlerine bakınız.

3. Kötü olan (İblis) da belirtiler gösterebilir, ancak bu belirtiler sahtedir ve bizi tuzağa düşürme amacını taşımaktadır. İşte bu sebepten dolayı, belirtiler konusunda dikkatli olmamız gerekir. Rehberimiz belirtiler değil, Tanrı Sözü'dür. Tanrı Sözüne uygun olan Tanrı'dan, uygun olmayan ise kötü olandan, yani İblis'ten gelmektedir. Belirtiler yalnızca Tanrı Sözüyle tam bir uyum içinde olan durumları desteklediğinde geçerlidir. Aksi takdirde, hiçbir geçerlilikleri yoktur.