Kutsal Kitap'a ait Gerçekler

1. Korintliler 13:4-7 (PDF) Bu makalenin pdf versiyonu

1. Korintliler 13:4-7



1. Korintliler 13:4-7 sevginin ne olup ne olmadığının en ayrıntılı açıklamasıdır. Şöyle okuruz:

1. Korintliler 13:4-7
"Sevgi sabırlıdır, sevgi şefkatlidir. Sevgi kıskanmaz, övünmez, böbürlenmez. Sevgi kaba davranmaz, kendi çıkarını aramaz, kolayca öfkelenmez, kötülüğün hesabını tutmaz. Sevgi haksızlığa sevinmez, ama gerçek olanla sevinir. Sevgi her şeye katlanır, her şeye inanır, her şeyi ümit eder, her şeye dayanır."

Aşağıda daha detaylı bir şekilde sevginin ne olup olmadığını teker teker incelemeye çalışacağız.

i) “Sevgi sabırlıdır” (1. Korintliler 13:4)

"Sabırlıdır" ifadesi, "uzun" anlamına gelen "makros" ve "öfke", "gazap" anlamını taşıyan "thumos" Grekçe sözcüklerinden oluşan Grekçe fiil "makrothumeo"dir. Diğer bir ifadeyle, "makrothumed" "öfkelenmeniz1 uzun sürer" anlamına gelmektedir ve "çabuk öfkelenmenin" zıttıdır. "Makrothumeo" yaşanan durumlara karşı sabırlı olmaktan çok insanlara karşı sabırlı olma anlamında kullanılır. Yaşanan durumlara karşı sabırlı olma anlamını taşıyan ve daha ileride 1. Korintliler bölümünde aynı pasajda kullanılan diğer bir Grekçe sözcük mevcuttur. Sevgi insanlara kolayca öfkelenmez, çabuk sinirlenmez fakat sabırla dayanır.

ii) “Sevgi şefkatlidir” (1. Korintliler 13:4)

Sevgiyi tanımlayan bir diğer özellik; sevginin şefkatli olmasıdır. "Şefkatli" anlamını taşıyan Grekçe sözcük "chresteuomai" sadece burada Yeni Antlaşma'da kullanılmıştır. Ancak, birkaç defa iki farklı formda da kullanımı mevcuttur. Sıfat olan "chrestos" iken diğeri isim olan "chrestotes" sözcüğüdür. "Chrestos" "iyi, nazik, iyiliksever, merhametli; nankörlüğe rağmen aktif olarak hayırsever olma anlamına gelmektedir." Dolayısıyla, "chresteuomai" kişinin benliğini chrestos ortaya çıkarma amacını taşır, yani; nankörlükle karşılaşsanız bile nazik ve iyi olmak.

iii) “Sevgi kıskanmaz” (1. Korintliler 13:4)

Bu pasajda kullanılan "kıskanmak" sözcüğü Grekçe fiil "zeloo"dur. Karşılık gelen isim "zelos"tur. “Zeloo” ve “zelos” hem iyi hem de kötü anlamda kullanılmıştır. İyi anlamda kullanıldığında karşılık gelen anlamları gayret ve şevk olmaktadır. Örneğin, 1. Korintliler 14:1 bölümünde, sevginin ardınca koşmaya ve ruhsal armağanları, gayretle istemeye [zeloo] çağrıldık. Ancak zelos and zeloo genellikle olumsuz anlamda kullanılmaktadır. Bu bağlamda zelos kıskançlık, haset anlamını taşımaktadır. Yakup 3:14-16 kıskançlığın kaynağını ve sonuçlarına açıklık getirir:

Yakup 3:14-16
"Ama yüreğinizde kin, kıskançlık [zelos]ve bencillik varsa övünmeyin, gerçeği inkâr etmeyin. Böyle bir bilgelik, gökten inen değil, dünyadan, benlikten, cinlerden gelen bir bilgeliktir. Çünkü nerede kıskançlık [zelos] ve bencillik varsa, orada karışıklık ve her tür kötülük vardır."

Kıskançlık ve hasetliğin kaynağı benliktir, eski yaratılıştır (bakınız Galatyalılar 5:20). Kıskançlığın olduğu yerde, ben acı çektiğimde sen; sen acı çektiğinde ise ben mutlu olurum, yani Tanrı Sözünün buyurduğunun oldukça zıttı bir durum söz konusudur (1. Korintliler 12:26). Aksine, sevgi kıskanmadığı için, sevdiğinizde benim sevincimle mutlu olursunuz ve acı çektiğimde benimle beraber acı çekersiniz.

iv) “Sevgi övünmez” (1. Korintliler 13:4)

"Övünmek" olarak tercüme edilmiş sözcük, aslında birisine kabadayılık yapmak veya kibirlenmek anlamına gelen Grekçe fiil "perpereuomai"dır. Bu tür bir davranış sürekli "Ben yaptım, O benim...vs" sözlerini tekrarlamaktadır. "Ben" sözcüğü sıklıkla bu türdeki insanlarca kullanılmaktadır. Hristiyanlar olarak bizde zaman zaman aynı şeyi yapmaktayız. Şu sözleri söyleriz: "Bunu Rab için yaptım...", "Çok dua ettim", "Bugün Kutsal Kitap'ı okuyarak çok zaman geçirdim", "Bunu biliyorum ve bu Kutsal Kitap'tan", tüm bunların da anlamı; "muhtemelen sen o kadar çaba harcamıyorsun ki; ben senden daha değerliyim" demektir. Fakat gerçekten sevdiğimizde övünmeyiz, çünkü biliriz ki; Mesih'te herhangi bir diğer kardeşimizden bizi farklı kılan hiçbir şey yoktur. 1. Korintliler 4:7 der ki:

1. Korintliler 4:7
"Seni başkasından üstün kılan kim? Tanrı'dan almadığın neyin var ki? Eğer O'ndan aldınsa, niçin O'ndan almamış gibi övünüyorsun?"

Sahip olduğumuz her şey bize Tanrı tarafından verilmiştir. Onu biz elde etmedik. İşte bu yüzden hiçbir şeyle veya Rab'le övünmek dışında hiç kimseyle övünmeye hakkımız yok. 1. Korintliler 1:31 bölümünün dediği gibi:

1. Korintliler 1:31
"ÖVÜNEN, RAB İLE ÖVÜNSÜN"

Bu nedenle yeteneklerimiz, değerimiz hatta bağlılığımızla övünecek miyiz? Seviyorsak, bunu yapmayacağız. Çünkü sevdiğimiz takdirde, Rab ile ve sadece Onunla övüneceğiz.

v) “Sevgi böbürlenmez” (1. Korintliler 13:4)

Sevginin gerçekleştirmediği bir diğer şey ise böbürlenmemektir. "Böbürlenmek" için kullanılan Grekçe sözcük, "fusioo"dur ve tam olarak anlamı "havalanmak, böbürlenmek, şişirmektir". 6'sı 1. Korintliler2 olmak üzere, Yeni Antlaşma'da 7 defa kullanılmıştır. Tüm durumlarda, mecazi olarak böbürlenmek anlamını taşır. Bu sözcüğün karakteristik kullanımı 1.Korintliler 8:1 bölümüdür. Şöyle okuruz:

1. Korintliler 8:1-3
"Şimdi putlara sunulan kurbanların etine gelelim. «Hepimizin bilgisi vardır», bunu biliyoruz. Ne var ki bilgi insanı kibirlendirir, [fusioo], sevgi ise geliştirir. Bir şey bildiğini sanan kişi henüz bilmesi gerektiği gibi bilmiyordur. Ama Tanrı'yı seven kişiyi Tanrı bilir."

Derin bilgi böbürlenir. Bizler derin bilgiler edinmek için değil kendisini orada açığa çıkaran Tanrı'yı tanımak için Kutsal Kitap'ı okuruz. 1. Yuhanna 4:8 bölümünün anlattığı gibi: "Sevmeyen kişi Tanrı'yı tanımış değildir. Çünkü Tanrı sevgidir". Kutsal Yazılar hakkında oldukça derin bilgiye sahip olsak bile içimizde sevgi olmadan Tanrı'yı tanıyamayız. Üstelik derin bilgiye sahip olmak, sadece derin bilgi olarak kalırsa ve sevgi ona eşlik etmezse, bu durumda sonuç böbürlenmek, kibirlenmek olacaktır, bunlar da sevginin oldukça karşıtı niteliklerdir.

vi) “Sevgi kaba davranmaz” (1. Korintliler 13:5)

Sevginin uygulamadığı diğer bir şey "kaba davranmamaktır". Burada kullanılan "kaba davranmak" sözcüğü "anlaşılmaz bir şekilde kaba davranmak... ahlaki bozuklukla hareket etmek" anlamına gelen Grekçe fiil "aschemoned"dir. Bu nedenle örneğin Romalılar 1:27 homoseksüelliğin yanlış olduğunu belirtmek için "aschemosune" sözcüğünü kullanmıştır ("aschemoneo"in ürünü). Sevgi ahlaki veya uygun olmayan bir şekilde davranmaz ve böyle bir davranış gözlendiğinde onun tek bir kaynağı bulunur: eski yaratılış.

vii) “Sevgi kendi çıkarını aramaz” (1. Korintliler 13:5)

Sevginin yapmadığı bir diğer şey kendi çıkarını aramamaktır. "Kendi" ifadesi Grekçe bir sıfat olan "eautou"dur. Kutsal Kitap'ta birçok yerde kendi çıkarımızı aramamamız bize öğretilir. Romalılar 15:1-3 der ki:

Romalılar 15:1-3
"İmanı güçlü olan bizler, kendimizi hoşnut etmeye değil, güçsüz olanların zayıflıklarını yüklenmeye borçluyuz [eautou]. Her birimiz, komşusunu ruhça geliştirmek amacıyla, komşusunun iyiliğini gözeterek onu hoşnut etsin. Nitekim Mesih bile kendini hoşnut etmeye [eautou] çalışmadı. Yazılmış olduğu gibi, «Seni aşağılayanların aşağılamalarına ben uğradım."

Ayrıca 1. Korintliler 10:23-24
"Her şey serbest», ama her şey yararlı değildir. "Her şey serbest", ama her şey yapıcı değildir. Herkes kendi yararını değil, başkalarının yararını gözetsin."

Sevgide yürüdüğümüzde, kendimizi etkinliklerimizin merkezi kılarak kendi çıkarımızı aramayız. (bencillik) Aksine, sevgiyle Tanrı'ya hizmet ederek başkalarını hoşnut etmenin, onları bereketlemenin ardından gideriz. İsa Mesih'in yaptığı budur. Sevgiyle Tanrı'ya hizmet etti ve kendi çıkarını aramadı. Bu yüzden çarmıha doğru yürüdü. Filipililer 2:7-11 bölümünün anlattığı gibi:

Filipililer 2:7-11
"Ama [İsa] yüceliğinden soyunarak [Grekçe: "kendisini boşalttı"] kul özünü aldı [eautou] ve insan benzeyişinde doğdu. İnsan biçimine bürünmüş olarak ölüme, çarmıh üzerinde ölüme bile boyun eğip kendini alçalttı. Bunun için de [sonuç olarak]Tanrı O'nu pek çok yükseltti ve O'na her adın üstünde olan adı bağışladı. Öyle ki, İsa'nın adı anıldığında göktekiler, yerdekiler ve yer altındakilerin hepsi diz çöksün ve her dil, Baba Tanrı'nın yüceltilmesi için İsa Mesih'in Rab olduğunu açıkça söylesin."

İsa bize olan sevgisinden dolayı kendisini hiçe saydı ve bizim uğrumuza çarmıha gerildi. Fakat bu boşuna yapılmış veya kişisel kayıpla sonlanmış bir şey midir? HAYIR. Aksine, bunu gerçekleştirmesiyle, Tanrı onu YÜCELTTİ. Benzer şekilde, sevdiğimizde kişisel çıkarlarımızı, benliğin çıkarlarını bir kenara atarız, önceliğimizi ve dikkatimizi Tanrı'ya ve bedendeki kardeşlerimize adarız. Burada bahsettiğim "kişisel çıkarlar" sözüne açıklık getirmek istiyorum; hayatımızın bir parçası olarak ilgilenmemiz gereken kişisel konulardan ve yükümlülüklerden söz etmiyorum. Aksine, eski yaratılışı, benliği memnun edecek ancak Tanrı'ya yücelik getirmeyecek özel uğraş ve hobilerle ilgilenmekten bahsediyorum.

Tanrı ve halkı yerine benliğe öncelik verdiğimizde, netice kişisel kayıp olmayacak aksine bu dünyada ve cennette yığınla ödülü yitirmiş olacağız. Yuhanna 12:25-26'de Mesih'in anlattığı gibi:

Yuhanna 12:25-26
"Canını seven, onu yitirir. Ama bu dünyada canını3 gözden çıkaran, onu sonsuz yaşam için koruyacaktır. Bana hizmet etmek isteyen, ardımdan gelsin. Ben neredeysem bana hizmet eden de orada olacak. Baba, bana hizmet edeni onurlandıracaktır."

Ayrıca Markos 10:29-30
"Size doğrusunu söyleyeyim» dedi İsa, «benim ve Müjde'nin uğruna evini, kardeşlerini, anne ya da babasını, çocuklarını ya da topraklarını bırakıp da şimdi, bu çağda çekeceği zulümlerle birlikte yüz kat daha fazla eve, kardeşe, anneye, çocuğa, toprağa ve gelecek çağda sonsuz yaşama kavuşmayacak hiç kimse yoktur."

"YÜZ KAT DAHA FAZLASINI VEREN" kaç tane yatırım biliyorsunuz? İlk önce kendi çıkarımızı aramak yerine, Tanrı'yı ve bedendeki diğer kardeşleri düşünmekten başka bir yatırım bilmiyorum. Konuyu sonuçlandırırsak: ya bireyci oluruz, benliği ve çıkarlarını besleyip, her şeyi yitiririz ya da önceliği kendimize vermek yerine Tanrı'ya ve bedendeki diğer kardeşlere öncelik gösteririz. Bu durumda, "yüz katını" almanın yanı sıra Tanrı tarafından onurlandırılırız.

viii) “Sevgi kolayca öfkelenmez” (1. Korintliler 13:5)

"Kolayca öfkelenmez" olarak tercüme edilmiş olan Grekçe fiil ""paroxuno"un tam olarak anlamı "aşındırarak bir şeyi keskinleştirmek, bilemek, kışkırtmak, çileden çıkarmaktır. Karşılık gelen isim ise, İngilizce sözcük "paroxysm" türemiş olan "paroxusmos" kelimesidir. Açıkça görülüyor ki; provokasyon ve öfkenin dürüst sevgiyle yakından uzaktan hiç bir ilişkisi yoktur, çünkü onlar sevginin karşıtıdır.

ix) “Sevgi kötülüğün hesabını tutmaz” (1. Korintliler 13:5)

"Hesabını tutmak" sözcüğü Grekçe bir fiil olan ve "hesaplamak" anlamına gelen "logizomai" sözcüğüdür. Kelimesi kelimesine anlamı; "kafa kafaya vermek, tahmin ve hesaplarla kendini meşgul etmektir4". Kutsal Kitap'ın NIV İngilizce tercümelerinde daha net bir anlam çıkmaktadır, yani sevgi kolayca ve sonsuza kadar yapılan kötülükleri unutur. Zaman zaman insanlar, kendilerine zarar vermiş olan kişilerden intikam almak için yıllarca plan yaparlar. Fakat yeni yaratılışta, sevgide yürüdüğümüzde bize yapılan kötülüğün hesabını sormayız, aksine yapılanları unuturuz.

x) “Sevgi haksızlığa sevinmez, ama gerçek olanla sevinir.” (1. Korintliler 13:6)

"Haksızlık" sözcüğü Grekçe'de "adikia" olarak adlandırılır. Anlamı: "doğruyu yapmak ve yapılması gereken konusunda rahat olmamak; ortaya çıkan gerçek yüzünden olmaması gereken; böylelikle yanlış, haksız bir durumdur". Doğruluğun karşısında olan her şey haksızlıktır. Yuhanna 17:17 bölümünden, Tanrı Sözünün gerçek olduğunu ve bu Söze karşı olan her şeyin "adikia", haksızlık olacağını biliyoruz. Bu pasaja göre, sevgi gerçekle, Tanrı Sözüyle sevinir ve ona karşı değildir, çünkü bu haksızlıktır.

xi) “Sevgi her şeye katlanır” (1. Korintliler 13:7)

"Katlanmak" sözcüğü Grekçe fiil "stego"dur. Bu sözcüğün karakteristik kullanımı; Pavlus ve arkadaşlarının büyük sorumluluklarına karşın, geçimlerini "Müjdeden sağlama" haklarını, (1. Korintliler 9:14) kullanmamayı tercih ettiklerini fakat Mesih müjdesinin yayılmasına engel olmasınlar diye her şeye katlandıklarını [stego]" okuduğumuz 1. Korintliler 9:12 bölümünde yer almaktadır. Onlar Mesih'in müjdesi uğruna her şeye katlandılar ve bunu sevgiyle yaptılar, çünkü sevgi her şeye katlanır.

xii) “Sevgi her şeye inanır” (1. Korintliler 13:7)

"İnanmak" sözcüğü Grekçe fiil olan ve Yeni Anlaşmada 246 defa geçen "pisteuo" sözcüğüdür. Kutsal Kitap'a göre açıklarsak; inanmak; Tanrı'nın kendi Sözünde veya Ruh'un gösterimleri aracılığıyla (ancak bu yazılı Sözle uyumlu olmalıdır) açıkladıklarına iman etmektir. Sevgi, hem Yazılı Söz hem de ruhun gösterimleriyle Tanrı'nın söylediği her şeye inanır.

xiii) “Sevgi her şeyi ümit eder” (1. Korintliler 13:7)

Tanrı Sözünün söylediği diğer bir şey ise sevginin her şeyi ümit ettiğidir. "Her şey" ifadesi Tanrı Sözünün daha genel bir kapsamında ele alınmalıdır. Ümit ederek inanmak, Tanrı Sözünün söylediği her şeye referans olmaktadır. Sevgi bu açıdan Tanrı tarafından tanımlanan gelecekte gerçekleşecek olaylar, umut ettiğimiz konular olarak her şeyi ümit eder. Bunun en açık örneği elbette Rab İsa Mesih'in gelişidir.

xiv) Sevgi her şeye dayanır (1. Korintliler 13:7)

Son olarak, sevginin "her şeye" dayandığını görmekteyiz. "Dayanmak" sözcüğü burada "hupomeno" fiilinin yerine kullanılmıştır. Daha önce incelediğimiz "makrothumeo" (sabırlı olmak) sözcüğünün anlamıyla benzerlik taşır. Aradaki fark şudur ki: " hupomeno kişinin koşullara, zorluklara karşı gösterdiği tepkiyi dile getirirken, makrothumeo kişinin başkalarından öç5" almadan, diğerlerinin provokasyonlarına, hatalarına karşı sabır göstermeyi ifade eder. Sevgi bu nedenle insanlara karşı çok sabırlı olmasının dışında (makrothumeo) aynı zamanda koşullara karşı da büyük bir sabır örneği gösterir (hupomeno). O zorluklar karşısında yıkılmadan sabırla bekler.

Bu makaleyi sonlandırmak için tekrardan 1. Korintliler 13:4-7 bölümünü okuyalım:

1. Korintliler 13:4-7
"Sevgi sabırlıdır, sevgi şefkatlidir. Sevgi kıskanmaz, övünmez, böbürlenmez. Sevgi kaba davranmaz, kendi çıkarını aramaz, kolayca öfkelenmez, kötülüğün hesabını tutmaz. Sevgi haksızlığa sevinmez, ama gerçek olanla sevinir. Sevgi her şeye katlanır, her şeye inanır, her şeyi ümit eder, her şeye dayanır."

ve Koloseliler 3:12-14 bize anlattığı gibi:
"Böylece, Tanrı'nın kutsal ve sevgili seçilmişleri olarak yürekten sevecenliği, iyiliği, alçakgönüllülüğü, sabır ve yumuşaklığı giyinin. Birbirinize hoşgörülü davranın. Eğer birinizin ötekinden bir şikâyeti varsa, Rab'bin sizi bağışladığı gibi, siz de birbirinizi bağışlayın. Bunların hepsinin üzerine yetkin birliğin bağı olan sevgiyi giyinin."

Anastasios Kioulachoglu

 



Dipnotlar

1. Bakınız: E.W.Bullinger: "A critical lexicon and concordance to the English and Greek New Testament", Zondervan Publishing House, Grand Rapids, 1975, p. 464. Aksi belirtilmediği sürece, bu çalışmada geçen tüm sözcük açıklamaları bu kaynaktan alınmıştır.

2. 1. Korintliler 4:6, 18, 19, 5:2, 8:1, 13:4 ve 2. Korintliler 2:18 bölümlerinde geçmektedir.

3. "Canını gözden çıkarmak" ifadesi " "mübalağa" söz sanatıdır. Bu kullanımla, mübalağalı bir ifade, anlatılan konuyu daha etkili kılmaktadır. Bu pasajda, Tanrı gerçek anlamda canımızı gözden çıkarmamızı istememekte, fakat kesin olarak kendimize ve kişisel çıkarlarımıza ikinci önceliği vermemizi söylemektedir

4. Bakınız Dimitrakou: "The Great Lexicon of the Greek Language". Domi Publishers, Athens, 1964, p. 4,362.

5. Bakınız S. Zodhiates, The Complete Word Study Dictionary, AMG Publishers, p. 1424